Haber: Kasım Aydın / İstanbul Ses
5 Ağustos 2024’te yaptığı açıklamada Türkiye’nin en önemli meselesi olan Kürt sorununun demokratik yollarla çözülebileceğine dikkat çeken Bitliskon Konfederasyonu Genel Başkanı Emrah Taşar’ın sözleri, bugün çok daha anlamlı bir noktaya ulaştı.
2024 yazında yaptığı açıklamayla toplumsal barışın zeminini işaret eden Emrah Taşar, “Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte Türkiye halklarının tamamının sorunları çözülmüş olacaktır” diyerek sadece Kürt halkını değil, 85 milyon yurttaşı ilgilendiren bir demokrasi ve adalet vurgusu yapmıştı.
Bir yıl önce sosyal medya hesabından yaptığı bu paylaşımda Taşar, meseleyi yalnızca ulusal değil, aynı zamanda uluslararası bir düzlemde de ele alarak şu ifadeleri kullanmıştı:
“Türkiye’nin en önemli meselesi Kürt sorunudur.
Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte Türkiye halklarının tamamının sorunları çözülmüş olacaktır.
Demokrasi, insan hakları, adalet ve hukuk kavramları sadece Kürt’leri değil, ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın tamamını ilgilendiren temel kavramlardır.
21. Yüzyılda uluslararası bir boyut kazanan Kürt meselesi Türkiye açısından hâlâ çözülebilir bir noktadadır.
O noktadan uzaklaşmadan ve uluslararası güçler meseleye müdahil olmadan Türkiye bu meseleyi demokratik yöntemlerle kendi içinde çözmelidir.
Dinamik Ortadoğu coğrafyasında kritik bir aktör haline gelen Kürt’lerle ittifak yapılması Türkiye’yi önemli bir güç haline getirecektir.”
Bugün Geldiğimiz Nokta
2025 yazında; çatışmasızlık sürecinin sürmesi, toplumsal aktörlerin yeniden bir diyalog zemininde buluşmaya başlaması ve demokratik haklar konusunda atılan adımlar, Taşar’ın o dönem “henüz çok geç değil” uyarısını ne kadar yerinde yaptığını gözler önüne seriyor.
Toplumun farklı kesimlerinden de destek bulan bu yaklaşım, bir yıl önce dillendirilen önerilerin bugün hem sivil toplumda hem de siyasi aktörler arasında karşılık bulduğunu gösteriyor.