İMAMOĞLU: “İBB, TARIM ÜRETİMİNİ DESTEKLEMEDE BİRİNCİ AKTÖR OLACAK”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Pendik’e bağlı Gökçebeyli Köyü’nde incelemelerde bulundu. Tarımsal üretim yapılan bölgede, köylü kadınlarla birlikte kameraların karşısına geçen İmamoğlu, “

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, tarımsal üretim yapılan Pendik’e bağlı Gökçebeyli Köyü’nde vatandaşlarla bir araya geldi. İBB üst yönetimi, İmamoğlu’na köy ziyaretinde tam kadro eşlik etti. Köy meydanındaki pazar tezgahlarını gezen İmamoğlu’na, Atatürk çiçeği ve kasımpatı sepeti hediye edildi. Köy halkı, sokaklarında İBB Başkanı ile karşılaşınca cep telefonlarına sarıldı. Bu sırada üniversite mezunu ve işsiz olduğunu belirten bir genç, “Başkanım, sana bir sarılayım kurban olurum. Bana, bu ülkenin vatandaşı olduğumu hissettirdin. Yurt dışına kaçmayı düşünüyordum. Kendim ülkücüyüm, ama sizin için CHP’ye üye oldum” sözleriyle, İmamoğlu’na sevgisini gösterdi. Gence, “Bundan sonra daha iyi olacak” yanıtını veren İmamoğlu, dün vefat eden köyün eski muhtarlarından Mustafa Paşahalisoğlu’nun ailesine taziye ziyaretinde bulundu. 

“OTOYOL KENARLARINDAKİ DUVAR BAHÇELERİ DE İSRAF KALEMİ”

Daha sonra köyde kurulu seraları gezen İmamoğlu, susuzluğa dayanıklı çim üretimi yapıldığı bilgisini aldı. Bunun üzerine İmamoğlu, heyette bulunan Park, Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin’i yanına çağırarak, bu tür bitkilerin otoyol kenarlarında ve duvar bahçelerinde kullanılması talimatını verdi. “Bu da tasarruf kalemlerimizden biri olacak” diyen İmamoğlu, “Otoyol kenarları insanların kullanmadığı yerler; üzerinde oturup keyif yapacağı, kitap okuyacağı alanlar değil ki. Oradan tır geçiyor, kamyon geçiyor, otobüs geçiyor. O eksoz yoğunluğu içinde zaten insanın kullanımı doğru da değil. Biz, orada var olan çimden vazgeçip, yıllık bakım ücretleri yüz milyonlarca liralık gider; yani, sulaması, ilacı, bakımı, şusu, busu… Bu tür kalıcı ürünler, orada aynı görselliği sağlayacaktır. Ayda bir kere sulama muazzam bir şey. Bir E-5 ve otoban kenarlarındaki yeşil alanlar bir de duvar bahçeleri denen icat… Duvar bahçesi dediğiniz, dünyada 7 yıldızlı otellerin girişlerinde olur. Onun masrafını kaldırır, ama biz… Yazık” şeklinde konuştu. 

“KÖYLÜ YERİNDE MUTLU OLACAK”

İmamoğlu, gazetecilerin sorularını da sera alanında yanıtladı. İmamoğlu, “İstanbul için projelerinizden biri de tarım alanlarını yeniden canlandırmak ve üreticiye destekti. Bu noktada ne aşamada çalışmalarınız? Bir de hala üretici ne istiyor yöneticilerden” sorusuna, “Gökçebeyli Köyü aslında Pendik'te İstanbul'un örnek köylerinden birisi. Burada muazzam bir seracılık var. Tabi bu seracılığın içinde muhtelif sebze türlerinin olduğu gibi, peyzaj türleri de var. Bu bizim için gurur verici. Burada olmak istedim. Beni seçimden önce de davet edenler oldu ama fırsat bulup gelemedim. Mevcut durumu görmek istedim. Burada daha önemli bir adım atacağız. Üreticiyi destekleyeceğiz ve bu desteklemenin birinci aktörü İBB olacak. Ama park bahçelerde, ama bir kısım tüketici ile buluşma kolaylığı sağlamada. Burada bir başka unsur, az önce girişte hanımefendilere söylediğim gibi, -ki burada Ordu Fatsa'lı, Korgan'lı Kumru'lu aileler var- çokça sebze dolu mutfakları vardır aslında. Buraya gelip, onların o güzel mutfaklarından da beslenebilirler, yiyebilirler, içebilirler. Bu bakımdan burada tam da şunu yapacağız: Bir, köylü yerinde mutlu olacak. İki, ürettiğini satma konusunda kolaylığı olacak. Üç, buradaki sosyal yaşamı kaliteli olacak, ki çoluğuyla çocuğuyla burada mutlu olabilsin. Dördüncüsü, biz bu köyleri bir kalkınma modeliyle, burada bir yenileme ve güzelleştirme çabasında olacağız. Bunda ne var? Altyapısı, kanalı, yolu, asfalt, taşı, peyzajı suyu her şeyiyle bir yenileme modeli. Bunu Gökçebeyli'de başlatacağız. Çünkü hak ediyor. Zaten kendileri bir süreci taşımışlar. Diyeceğiz ki; biz, üretenin köyünü böyle yapmak istiyoruz. Sonra biz bunu, bütün İstanbul'da hızlıca başka köylere yaygınlaştırmak istiyoruz. Çok değerli bir iş olacak. Şunu düşüneceğiz: Bir İstanbullu buraya geldi. Alışveriş nasıl yapacak? Nasıl vakit geçirecek? Arabasını nereye çekecek? Nasıl yürüyecek, dolaşacak. Hepsini düşüneceğiz” yanıtını verdi. 

“BERABER DÜŞÜNECEĞİZ”

İmamoğlu, konuşması sırasında kendisini onaylayan cümleler kuran köylü kadınları yanına çağırdı ve açıklamalarına bu şekilde devam etti. Vatandaşlardan, “Biz yardım istiyoruz, kadınlara destek istiyoruz. Lokanta açalım, bize hayvan kredisi verin, hayvan bakalım. Biz üreticiyiz Karadenizliler olaraktan. Küçücük çocuklarımızı kaybettik, hiç kaldırımımız yok” taleplerini alan İmamoğlu, “Yapacağız, hepsini yapacağız. Bugün onun için buradayız. Arkadaşlarımla konuşacağım. Örneğin seneye baharda geldiğimizde biz bunları göreceğiz. Öyle konuştuk, 3 sene 5 sene sonra değil yani. Sizin köyünüzle başlayacağız. İstanbul'un 150 köyü var böyle tarımla uğraşabilecek. Siz zaten bir çalışkanlık yaratmışsınız burada. Güzel bir iş olmuş. Çok simgesel işler yapacağız. Göreceksiniz. Diyeceksiniz; ‘Köyümüz ne kadar güzel’. Bunda da muhtarımız başta olmak üzere köyün hanımefendileri, beyefendileri, gençleri, çocukları bize katkı sunacaksınız. Yanımızda olacaksınız. Yani beraber düşüneceğiz. Size soracağız. Sizinle beraber hareket edip köyüm bu ihtiyaçlarını gidereceğiz. Ama dediğim gibi uzun bir süreden bahsetmiyorum. Yani bir sene sonra bambaşka bir köye geleceğiz” şeklinde konuştu. İmamoğlu, “Hanımını da alır gelirsin. Çocuklarını da al gel” sözlerine, “E herhalde. Genelde ben alışveriş yapıyorum ama olsun” karşılığını verdi. 

“SAYIN BAKAN, BAKANLIK YAP!”

İmamoğlu, “Bugün Haydarpaşa ihalesiyle ilgili itirazlar zaten yapılıyor; ama Ulaştırma Bakanlığı kaynaklarından bir açıklaması yansıdı…” sorusunu, “Yani bakan adına birileri mi konuşuyor? Bu şeye benziyor; karnından konuşan tiyatrocular vardır ağzı kapalı mır mır mır. O iş öyle olmaz. Siz bakansanız, bu ülkenin karayolları size aitse, TCDD size aitse… Bu ülkenin bir kamu malını, bir kamu kurumuna verme yetkisi Cumhurbaşkanı tebliğinde. O kadar kolay ki. Bu milletin malını, yine millete vereceksin. Kim olduğu belli olmayan 3 bin TL maaşla geçinen bir adama, kimse artık bilemiyoruz, arkasında ne varsa, 15 yıllığına bu şehrin kültür-sanat ve etkinlikler adına ticari faaliyette bulunmayacağı bir alanı verdim, nasıl dersiniz Allah aşkına. Bir kişinin vicdanına sığıyorsa, desin ki, ‘Bu benim vicdanıma sığdı. İmamoğlu yanlış konuşuyor’. Bu işin partisi olur mu Allah aşkına? Bu işin siyaseti olur mu? Ben tekrar bakana diyorum ki; ‘Sayın Bakan, bakanlık yap! Gelin bu işi düzeltin’. Madem bugüne kadar konunun dışında kaldınız, içinde olduğunuzda nasıl oluyor anlayalım. Bunu yapın. Memleket, bir takım yozlaşmalara karşı da bir düzelme hissetsin. İnsanlar şunu görmesin: Kayırmacılıkla, torpille, onun bunun yakını olmakla değil de hakkaniyetle iş yürüyor desin insanlarımız. Ben geldim köyün emekçileriyle konuşup, geleceklerini daha güzel nasıl yapabiliriz konuşuyoruz. Memleketin meselesi bu. Memleketin meselesi işsizlik vesaire. Bu işlerle uğraşmayın. Birinin oğlu, kızı, yeğeni mutlu olacak diye uğraşmayın. Gelin bu işi yol yakınken düzeltin. Üst mercilere taşımak istemiyorum. Sayın Bakan size fırsat tanıyorum. Bakanlık yap!” şeklinde yanıtladı. 

“BAKAN, MÜDAHALE ETMEZSE O FOTOĞRAFIN ALTINDA KALIR”

İmamoğlu, “Ortada Ulaştırma Bakanı’yla, ihaleyi alan kişinin çekilmiş fotoğrafı da var. Aynı zamanda cevapsız kalan soru işaretleri de var. Sizin aklınızdaki en büyük soru işareti ne? Artık adli süreç de başlayacak olur da hukuki süreç uzarsa ya da beklediğiniz gibi gitmezse nasıl bir yol izleyeceksiniz” sorusuna ise, “En sonunda millet herkesin cezasını verir. Ama bugün için şunu söyleyebilirim: Bir fotoğraf çok anlam ifade etmeyebilir. Benle de sokakta, yolda herkes fotoğraf çekiliyor. Ama bu işe müdahale etmezse, o fotoğraf çok anlamlı olur. Müdahale ederse bir anlamı olmaz. Olabilir, insanı ziyaret etmiştir. Ama o fotoğraf, bu sürece müdahale etmediği zaman sayın Bakan için çok anlamlı olur. Altından kalkamaz. Altında ezilir. Ben de istemiyorum. Ezilsin istemiyorum. Şahsen tanıdığım birisidir. Ezilsin istemiyorum” yanıtını verdi. 

“DEVLET, MİLLETE AİT”

İmamoğlu, “Daha üst mercilerden kastınız nedir” sorusunu da şu yanıtı verdi:

“Biri olmazsa öbürü, o da olmazsa öbürü… Kademe kademe, hiyerarşi hiyerarşi gidiyoruz. Haddimizi biliriz. Nereden başlayacağımızı, nereye doğru gideceğimizi biliriz. Hukukla başladık, ama bir yandan da oy versin vermesin, halk beni belediye başkanı seçti. Günün sonunda ben, 16 milyon insanın belediye başkanıyım. Gittiğim köye, sokağa ‘Bana oy verdiniz mi’ diye soruyor muyum? Böyle bir şey olur mu? Ahlaksızlığın daniskası. Onun için, her ne kadar bazen yanlış cümleler etse de seçilmişler benim makamımı taşıyorlar. 16 milyonun sorumluluğunu taşıyorum. Kademe akdeme yukarıya çıkarız. Orada da karşılık bulması, bu memleketin bir devlete sahip olduğunun hissini uyandırır. Bir parti devleti değil, millete ait bir devlet. Bu da topluma özgüven kazandır. Onun çabası içerisindeyim.” 

MİNİK ÖĞRENCİNİN MATEMATİK DEFTERİNİ İMZALADI

İmamoğlu, açıklamalarının ardından köy meydanına kurulan masada, muhtar Ali İhsan Hünük ile Muhtarlıklar ve Gıda Daire Başkanı Ahmet Atalık eşliğinde vatandaşlarla bir araya geldi. Önündeki rapordan ve vatandaş anlatımlarından sorunları alan İmamoğlu, çözüm noktasında ortak hareket edileceğini ifade etti. Köy meydanından, Süleyman Cem Bıyık İlk ve Orta Okulu’na geçen İmamoğlu, 1’den 8’e kadar olan tüm sınıfları dolaştı ve öğrencilerin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı. İmamoğlu, matematik defterini imzalamasını isteyen bir öğrencinin isteğini de kırmadı. Öğrencilerle okul bahçesinde toplu fotoğraf çektiren İmamoğlu, köyden ayrıldı. Son olarak yakındaki Kurna Köyü’ne geçen İmamoğlu, burada da incelemelerde bulundu.


Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi


























İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İSTANBUL Haberleri