ACLAN ACAR 45 YILLIK DENEYİMİNİ KİTABA TAŞIDI: TAM ZAMANI

ACLAN ACAR 45 YILLIK DENEYİMİNİ KİTABA TAŞIDI: TAM ZAMANI

Başta bankacılık olmak üzere, otomotiv, perakende, medya gibi sektörlerde uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış ve pek çok dönüşüm projesini yönetmiş...

Başta bankacılık olmak üzere, otomotiv, perakende, medya gibi sektörlerde uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış ve pek çok dönüşüm projesini yönetmiş olan Aclan Acar'ın iş hayatındaki deneyimlerini anlattığı kitabı "Tam Zamanı" piyasaya çıktı.

Aclan Acar'ın 1974 yılında Halk Bankası ile başlayıp TC Merkez Bankası ile devam eden kamu ve 1990 yılından 2019'a kadar Doğuş Holding bünyesindeki Garanti Bankası, Bank Ekspres, Osmanlı Bankası, Garanti Sigorta, Garanti Emeklilik, Tansaş, Doğuş Otomotiv ve Doğuş Medya Grubu'nu içine alan özel sektör deneyimlerini anlattığı kitabı dönüşüm ihtiyacını doğru kavrayan kurum ve liderlerin, doğru strateji ve uygulamalarla iş dünyasında nasıl bir fark yaratabileceğini ortaya koyması açısından da bilgiler içeriyor.

"Bu bir anı kitabı değil. Örnek ve deneyimlerle iş hayatına yönelik bir kitap" diyen Aclan Acar, kitabın zamanlamasının da önemli olduğunu vurguladı. Acar, "Türkiye'de son 50 yılda dönüşüme yönelik yaşanan evrelerin hatırlanmasını önemsedim. Çünkü Türkiye ve dünya farklı bir dönemden geçiyor. 1990'larda çok kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya dönüşü yaşadık; ancak günümüzde soğuk savaş ifadesi tekrar sıkça kullanılmaya başlandı. Bir yandan da dünyanın farklı bölgelerinde sıcak çatışmalar devam ediyor. Bu durum iş dünyasını da etkiliyor. Bu sebeple bahsettiğimiz değişen ve dönüşen dünyaya şirketlerin de hızla adapte olması gerekiyor. Kitapta bunlara ilişkin örneklere sıkça yer verdim. Dolayısıyla, işe yarar bir kitap olmasına özen gösterdim" dedi.

Acar kitabı neden yazdığını da şu sözleriyle ifade etti : "Sanayi çağında krizler daha uzun aralıklarla olurdu. Çünkü gelişim süreci yavaştı. Bilişim çağında ise bu süreler çok kısaldı, daha da kısalacak. Şu anda dünya çok ciddi bir dönüşüm yaşıyor. Bizim de bu dönüşümün dışında kalmamız mümkün olmayacak. Dolayısıyla hazırlıklı olmamız gerekir. Değişim yönetiminin, ortada kriz yokken, olasılığı görüp yapılması gerekir. Kriz ortamında dönüşüm hem daha acı verici ve zorlayıcı hem de daha yüksek maliyetli olur. Yeni dünya düzeninde değişimi ve dönüşümü yönetmek durumunda kalan genç meslektaşlarıma geçmiş deneyimlerim ışığında bir ufuk açmak istedim."

İş dünyasındaki alışkanlıkları sigara tiryakiliğine benzeten Acar, "Birçok tiryaki ciddi bir riskle karşılaşmadan sigaraya veda etmez. Şirketler de çoğu zaman böyle bir davranış biçimi gösterir. Bıçak kemiğe dayanmadıkça normal gidişata devam etmeyi tercih ederler. Bu yüzden krizler hem yaşamayı zorlaştırıcı hem de değişimi zorlayıcı dönemler olur" dedi.

Acar, kitabın önsözünde genç liderlere şöyle sesleniyor: "Kimsenin rol model aramaya ihtiyaç duymayacağı, herkesin rol model olması gereken bir zaman diliminde yaşıyoruz. Hangi yöne gidiyorsanız, ekibinizin de aynı yöne gidip gitmediğinden sorumlusunuz. Hedefiniz yeni bir strateji ve işletme modelini hayata geçirmek olduğu sürece, organizasyon tasarımı en önemli yardımcınız olacaktır. Dönüşüm yönetiminde bilgi ve becerinin yanında doğru araçlardan destek almayı unutmayın. Yönetişimin bir bilim dalı olarak algılandığı çağımızda bilimden uzak kalmamayı da son tavsiyem olarak kabul edin."

Kitabında güncel ekonomik konulara da değinen Acar, dünyanın genel görünümünün 2005'ten çok farklı bir durumda olduğunu belirtirken şu noktalara dikkat çekti:

"ABD bir durgunluğa doğru gidiyor. Çeşitli bölgesel çatışmalar devam ediyor. Türkiye ve İngiltere Avrupa Birliği'nden hiç olmadığı kadar uzaklaşmış durumda. Milliyetçi akımlar yükseliyor. Fransa süreğen anarşiyle tanışıyor. Birçok ülkede planlı küçülme yaşanıyor. Bütün bunlar dünyanın normal akışına aykırı. Trenin tekrar rayına oturması gerekiyor. Doğa ve evren uyarılarını artırdı. Önümüzde bir düzelme dönemi var. Bu düzelmenin ancak 2021 – 2022 gibi başlayacağını öngörmek gerçekçi bir tahmin olacaktır. Yükselen dalgayı beklemek, bazen çok sıkıcı ya da zorlayıcı olabilir; ancak trendin tekrar yukarı doğru döneceği kesin. Önemli olan dalga yükselmeye başladığında tam donanımlı olarak Türkiye'nin ve dünyanın büyüme hızını doğru yakalamaya hazır olmak.

"Günümüzde teknoloji yönetimi önemli bir konu haline geldi. Bundan sonra, bankacılıkta ürün haline gelen finansal hizmetlerin, dijital sistemlerin de kullanılarak geniş kitlelere sunulabildiği bir mekanizmaya evrilmesini bekliyorum. Sanıyorum ki, önümüzdeki dönemde banka genel müdürleri, bilgi teknolojileri alanında uzmanlaşmış yöneticiler arasından çıkacak. Şube bankacılığının yerini, büyük veri kullanımına hakim, dijital sistemlerle daha yaygın kitlelere hizmet verebilen şubesiz banka ve finans kuruluşları alacak.

"Güney Kore ve Çin'in dönüşümünü iyi takip etmek lazım. Çin'in dönüşümü, tüm dünyadaki en önemli örneklerden biridir. Marksist bir ekonomiden, kontrollü kapitalizme geçiş süreci, inanılmaz büyük bir dönüşüm örneğidir. Aynı tarihlerde SSCB, bu dönüşümü başarılı yönetemedi ve sistemi çökertip baştan yapmaya çalıştı. Bu sebeple çok daha uzun zaman aldı bu süreç. Oysaki Çin, komünist sistemden karma ekonomiye geçişi çok doğru yönetti. İletişimi, insan kaynağı, alt yapısı, yabancı sermayeyi çekişi ile çok farklı bir süreç yaşıyor Çin. Avrupa'da çok örneğine rastlanmıyor; Avrupa'da statükoyu koruyan yapı dinamizmi kaybetmiş vaziyette.

"Türkiye'de iş dünyasını hala kurumsallaşmadan çok uzak görüyorum. Ne yazık ki, birçok insan böyle bir ihtiyacın farkında bile değil. Biz 2003 yılında Kurumsal Yönetim Derneği'ni kurduk; günümüzde hala kurumsal yönetime duyulan ihtiyaç tartışılıyor. Bir de yine önemli eksiklerimizden birisi; insanlar genelde şekil şartlarını yerine getirince sorunu çözmüş gibi görüyor. Yasa gereği yönetim kurularında bir bağımsız üye olması buna en güzel örnek. Yönetim kurullarında bağımsız bir üye var. Ama çoğu şirkette bu üyenin sözünün bir önemi yok. İşin özünü kavramak önemli ve ben bundan epey uzak olduğumuzu düşünüyorum. Bu kitabı yazmamın sebeplerinde biri de bu ihtiyaca yönelik bir farkındalık yaratmaktı.

"Bugüne kadar hep sürdürülebilirlik kavramı gündemdeydi. Artık yapılan yatırımların toplumsal etkileri de ölçülüyor. Sadece para kazanmak amaçlı değil, sürdürülebilirliğin yanı sıra; etki yaratan yatırımlar önemli. Özellikle Y ve Z kuşağını temsil eden yatırımcı kitlenin özen gösterdiği konuların başında geliyor." (Fotoğraflı)

Kaynak: DHA

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.