CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN ADALET YÜRÜŞÜ’NÜN 14. GÜNÜNDE YAPTIĞI AÇIKLAMA (28 HAZİRAN 2017)

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN ADALET YÜRÜŞÜ’NÜN 14. GÜNÜNDE YAPTIĞI AÇIKLAMA (28 HAZİRAN 2017)

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN ADALET YÜRÜŞÜ’NÜN 14. G&Uu..

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN ADALET YÜRÜŞÜ’NÜN 14. GÜNÜNDE YAPTIĞI AÇIKLAMA (28 HAZİRAN 2017)

-PROVOKASYONLAR BU YÜRÜYÜŞÜ ZAYIFLATAMAYACAK

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Provokatif eylemlere hiçbir şekilde karşılık vermeyeceğiz. Provokasyonlara teslim olmayacağız, provokasyonlar bizi korkutmayacak, provokasyonlar bu yürüyüşü zayıflatamayacak. Tam tersine her provokasyon yürüyüşün gücünü artıran bir müdahale niteliğine dönüşüyor” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu, (MYK) geçen hafta olduğu gibi bugün de Adalet Yürüyüşü güzergahında toplandı.

Düzce İhsaniye Mevkii’nde yapılan MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Tezcan şöyle konuştu:

 

Hoş geldiniz, daha doğrusu hep beraberdik 14 günden bu yana; değerli basın mensubu arkadaşlarım, öncelikle şehitlerimiz var yine yüreğimiz yanıyor, bütün milletimizin başı sağ olsun. Ne yazık ki, her gün bir şehit haberiyle karşılaşıyoruz. Şehitlerin olmadığı bir ülke istiyoruz. Evlatlarımızın kanının akmadığı, anaların ağlamadığı bir ülke istiyoruz. 16 Nisan referandumuna giderken iktidar, “sandıktan evet çıksın terör bitecek, şehitlerimiz gelmeyecek” diye halkı kandırmıştı. Yüksek Seçim Kurulunu da dahil ettikleri bir hileyle zorla sandıktan “evet”i aldılar, ama şehit cenazelerimiz hala gelmeye devam ediyor. Şehitlerin olmadığı bir ülkeyi kurmak için mücadelemiz devam edecek. Terörün her türlüsünü lanetliyoruz. Terörün olmadığı bir Türkiye’yi kurma yürüyüşüdür bu aynı zamanda. Adalet yürüyüşümüz, terörsüz bir ülke özlemini de dile getiren ve ifade eden bir yürüyüştür. Bu çerçevede şehit yakınları ve aileleri de çeşitle etaplarda yürüyüşümüze katılıp destek vermekte ve bu noktada yürüyüşümüze desteklerini sürdürmektedir.

TÜRKİYE’NİN ADALET SÖZCÜSÜ KEMAL KILIÇDAROĞLU’DUR

Değerli arkadaşlar, bugün 14. günündeyiz adalet yürüyüşünün. Adalet yürüyüşünün 14. gününde bütün Türkiye burayı izliyor, Türkiye’nin gözü adalet yürüyüşünde. Mahkemede adalet, devlette adalet, seçimde adalet, geçimde adalet, eğitimde adalet; bütün toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldırmak üzere bütün adaletsizlik alanlarını yok etmek üzere yürüyoruz. Bir büyük iddiayla Genel Başkanımız yola çıktı. 14 gün önce Ankara Güvenpark’tan “ben adalet için yürüyorum” diye yola çıktı, 14 günden bu yana arkasında önce binler, sonra on binler toplanmaya başladı. Biliyoruz ki, bu yürüyüşün sonunda, İstanbul’daki o büyük buluşmada milyonlarla bulaşacak Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun adalet istemi, adalet çığlığı, adalet özlemi.

9 Temmuz Pazar günü saat 16.00’da Maltepe’de miting meydanında olacağız. 9 Temmuz Pazar günü saat 16.00’da bütün Türkiye’deki adalet isteği ve özlemi olanlarla buluşacağımız büyük buluşmayı gerçekleştireceğiz.

Değerli basın mensupları, artık halk olaya el koymuştur. Adalet ihtiyacı halkın doğrudan doğruya sahip çıktığı bir ihtiyaç olarak, bir çığlık olarak dalga dalga büyüyerek devam ediyor. Türkiye’nin artık bir adalet sözcüsü vardır. Türkiye’nin adalet sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu adalet istek ve ihtiyacı olan herkesin sözcüsü durumundadır. Bu yürüyüş bir siyasi parti yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş sağcıların, solcuların, devrimcilerin, muhafazakarların herhangi bir şekilde ambargo koyarak kendi tekellerine aldıkları, alacakları, alabilecekleri bir yürüyüş değildir. Sağcısı, solcusu, devrimcisi, muhafazakarı herkesin bir ortak özlemde buluştuğu bir yürüyüştür. Mazlumların yürüyüşüdür, mağdurların yürüyüşüdür, adalet isteyenlerin yürüyüşüdür. Hayatın her alanında adaletsizlikten mustarip olanların bir buluşması ve yürüyüşüdür. Onun için milyonların buluştuğu bir yürüyüştür. Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu adım adım, temiz adımlarla adalete yürüyor. Son nokta, 9 Temmuz günü Maltepe meydanındaki büyük buluşmadır.

14 günlük sürece baktığımızda, bu süreci nasıl tarif ederiz diye sorduğumuzda mutlaka birçok tarif şekilleri vardır, ama herhalde bu adalet yürüyüşünü en iyi tarif edecek iki kelime “cesaret” ve “umut” olacaktır. Toplumun korkuya teslim olduğu bir dönemde Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü cesareti tetiklemiştir, cesareti ateşlemiştir. Artık korkuya teslim olan bir toplum yok. Cesaretle yürüyor herkes. Dün korkanlar bugün Kılıçdaroğlu’nun arkasında, “bir yiğit çıkmış yola yürüyor, ben de arkasında yürüyeceğim “ deyip bu yürüyüşe destek veriyor. Yürüyemeyen gönlüyle destek veriyor. Bastonlarıyla gelen teyzeler, nineler, amcalar, tekerlekli sandalyeleriyle gelen engelli vatandaşlarımız,  kim varsa herkes cesaretin verdiği o büyük güçle yürüyor. Umut yürüyüşüdür bu yürüyüş. Her şeyin bittiğinin sanıldığı bir dönemde, bir yeni çıkışın acaba olup olmayacağı endişesinin hakim olduğu bir dönemde, Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu yollara düştü ve şimdi herkes bir büyük umudun olduğunu biliyor. Bu büyük buluşma adalet hedefini gerçekleştirme noktasında o büyük yürüyüşün sonunda umutlu bir gelecek olacağını herkes biliyor. Bunun için her geçen gün fiilen katılarak verilen destekler, katılmasa bile gönlünü bizimle paylaşan destekler çığ gibi büyüyor.

PROVOKASYONA TESLİM OLMAYACAĞIZ

Değerli arkadaşlar, bu çerçevede bir teşekkür borcumuz olduğunu biliyoruz. Öncelikle ilk günden bu yana bu yürüyüşe katılan, destek veren Sayın Genel Başkanımızın Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu’nun arkasında yürüyen herkese teşekkür ediyoruz. Fiilen yürüyemediği halde destek veren, desteklerini bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyoruz. Yol güzergahında gönülden yüzleri gülerek, gözlerinin içi gülerek destekleyen, selamlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Bir başka teşekkürü size ediyoruz. Değerli basın mensupları ilk günden bu yana bizimle beraber yağmurda, soğukta ve şimdide sıcakta bu kızgın güneşin altında sizde bu tarihi yürüyüşün hem tanığı hem de bu tarihi yürüyüşü toplumla paylaşma konusunda en önemli yardımcısı oldunuz. Sizlere de teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da aynı şekilde sizin vasıtanızla hem Türkiye hem dünya bu kutlu ve büyük yürüyüşten haberdar oluyor.

Bir başka önemli teşekkürümüz, teşekkür borcumuz da emniyet mensuplarına ve jandarma görevlilerine, ilk günden bu yana Ankara’dan başlayıp bugüne kadar yürüyüşün belirli bir düzen içerisinde, güven içerisinde geçmesi için çaba harcayan emniyet görevlilerine, jandarma görevlilerine de ayrıca teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar yürüyüş boyunca çeşitli provokasyonlarla karşı karşıya kaldığımızı biliyorsunuz. Provokatör eylemlere hiçbir şekilde karşılık vermeyeceğiz.

  1. Provokasyona teslim olmayacağız.
  2. Provokasyonlar bizi korkutmayacak.
  3. Provokasyonlar bu yürüyüşü zayıflatmayacak. Tam tersine her provokasyon yürüyüşe katılanları ve hatta izleyenleri daha fazla bileyip bilinci çelikleştiren ve yürüyüşün gücünü arttıran bir müdahale niteliğine dönüşüyor. Kararlılığımız karşısında her türlü provokasyon aciz kalacaktır. Bu yürüyüşü provoke etmek isteyenlerin tamamı aciz kalacaktır.

Bu nokta da hem provokasyon ihbarları geliyor, hem provokasyonlara dönük girişimler var. Ama sükunetle, kararlılıkla, cesaretle tahrike kapılmadan, tahrik etmeden bu yürüyüşü tamamlayacağız. Bu çerçevede yeni önlemler aldık. Milletvekillerimiz özellikle kortej güvenliğinde, kortejin belli bir düzen içerisinde yürümesi için görev alacaklar. Şu anda katılan milletvekillerimizden 25 kişilik bir ekip oluşturduk. Onlar görevli kıyafetleriyle ve birbirleriyle irtibat kuracak cihazlarla kortej boyunca görev alacaklar başından sonuna kadar. İhtiyaç arttığında, kortej büyüdüğünde sayıları arttırarak özellikle milletvekillerimizin ve parti görevlilerimizin etkin kortej düzeni sağlamasını hayata geçireceğiz. Ve düzenli bir biçimde yürüyüşümüzü tamamlamayı hedefliyoruz. Ayrıca “Adalet” yürüyüşü temel kurallarını belirledik, bunları bastırdık. 12 ayrı kuralda nasıl yürüneceğini ve nelere dikkat edileceğini sabah dağıttık. Bütün yürüyüşçülerimiz bu çerçevede gerekli önlemleri alarak yürüyüşlerine devam edecekler.

YOK ETTİĞİNİZ ADALETİ ARIYORUZ

Tabi bu arada provokasyonlar var, destekler var dedik. Protesto eden vatandaşlarımız da var. Bunları da görüyoruz. Biz “Adalet” yürüyüşündeyiz, biz demokrasiye inanan bir anlayışa sahibiz, biz demokratik sınırlar içerisinde protesto etmenin de bir hak olduğunun bilincindeyiz. Onun için protesto eden vatandaşlarımız çok sayıda değil, sevindirici olan şudur, selamlayan ve destekleyenlerin sayısı protesto edenlerin kat ve kat üzerindedir. Bu memnuniyet vericidir. Ancak protesto eden vatandaşlarımıza da husumetle bakmıyoruz. Biz nasıl “Adalet” için yürüyorsak onların da demokratik ölçüler, uygar ölçüler içerisinde protesto etmelerini anlayışla karşılıyoruz. Onlar bizim düşmanlarımız değil, onlar için de yürüdüğümüzü biliyoruz. Onlarda bir gün “Adalet” ihtiyaçlarının olduğunu fark edecekler. Bugün siyasetin kamplaşma tuzağı içerisinde bunu görmüyor olabilirler, bugün siyasetin çatışma ortamı içerisinde bunu görmüyor olabilirler ama yarın onlarda “Adalet” ihtiyacını yakıcı bir şekilde hissettiklerinde, “evet adalet sözcüsü Kılıçdaroğlu bizim için de yürümüştü, onun arkasındaki milyonlar bizim için de yürümüştü” diyecekler. O yüzden onlara bir husumetimiz yok. Ama bir tavsiyemiz var, oturup bir düşünsünler, bir kere düşünsünler, bir kere düşünün ana muhalefet partisi Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı 420 kilometrelik yolu yürümeye karar vermiş. 420 kilometrelik yol, bütün konforundan vazgeçmiş, parlamento çatısı ve sınırları içerisinde derdini anlatamamış belli. Televizyonlar mikrofonu uzattığında konuşuyor, ama derdini anlatamamış belli. Başbakanla oturmuş konuşmuş memleketin meselesini, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı o zaman Cumhurbaşkanıydı parti Genel Başkanı değildi, onunla oturmuş konuşmuş anlatmış memleketin meselelerini, anlatamamış. Bütün bunlardan sonra bakmış şimdi 420 kilometre yol gidiyor. Birçok vatandaşımızın evinden çıkıp kahveye gitmeye üşendiği bir dönemde 420 kilometre yolu tek bir kelimeyle, tek bir sözle yürüyor “Adalet” diyor. “Cumhuriyet Halk Partisi” demiyor. “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını yıkacağım” demiyor. Bir siyaset husumetinden bahsetmiyor. Bir polemik diliyle yürümüyor. “Adalet” diyor. En mazlum, en ortak, en insani söylemle yürüyor. Bir düşünün o protesto eden sınırlı sayıda sevgili vatandaşlarımız bir düşünün neden bu kadar konforu bırakıp 35 derece sıcağın altında ya da fırtına, yağmurun altında bir ana muhalefet partisi Genel Başkanı niye yürür? Bütün Türkiye bunu düşünüyor, dünya bunu düşünüyor. Siz de bir oturun düşünün. Düşündüğünüzde inanıyoruz ki siz de anlayacaksınız bu yürüyüşün ne kadar kutlu bir yürüyüş olduğunu.

Bir tavsiyem de hükümete… Bu yürüyüşte hükümet yetkililerine bakıyoruz, hükümet yetkilileri öfkelenmişler, telaş içindeler. Bu yürüyüşü şu veya bir şekilde bir yerlere yamamanın peşindeler. Bu yürüyüşe kılıf uydurmanın peşindeler, hiç uğraşmayın! Bu yürüyüşün bir tane sebebi ve anlamı vardır:  Adaleti yok ettiniz. Yok ettiğiniz adaleti arıyoruz, yok ettiğiniz adaleti istiyoruz. Yok ettiğiniz adalet için kendi bedenimizi kilometrelerce yol yürüyerek bir zorluğun altında bu mücadeleye yatırdık. Bu mücadeledeyiz. Siz adaleti yok eden bütün ittifakların baş aktörüydünüz. Dün FETÖ’yle ittifak halinde adaleti bu ülkeden kaldırdınız, kaybettiniz, yok ettiniz. Birlikte tezgahladınız bu davaları, kumpas davalarını. Birlikte devlette liyakat düzenini çökerttiniz. FETÖ’yle ittifak halinde mezarlarında yatanları bile kaldırıp ülkenin hukuk düzenini altüst ettiniz. Onlara bile huzur vermediniz,  anayasa referandumunda “kalkın” diye birbirilerinize methiyeler düzdünüz. Devleti birlikte çökerttiniz ve 15 Temmuz belasını bu memleketin başına bela ettiniz, darbe girişimini musallat ettiniz.

AKP İKTİDARI, ADALETİ YOK EDEN BÜTÜN BU GİRİŞİMLERİN BAŞ AKTÖRÜDÜR

Dün FETÖ’Yle ittifak halinde adaleti yok ettiniz. Bugün aynı iki cambaz bir ipte oynamaz misali ipten birisi düştü, ama öbür cambaz ipin üstünde yeni yardımcılar bularak ipte yürümeye devam ediyor. Yeni cemaat ittifaklarıyla adaleti yine yok etmeye devam ettiniz, ediyorsunuz. Ortakları değişiyor, müttefikleri değişiyor ama bir aktör var ki o hiç değişmiyor. O da Ak Parti iktidarı. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, adaleti yok eden bütün bu girişimlerin baş aktörüdür. Diğer ortaklarını bir gün birini yanına alıyor, bir ötekini yanına alıyor. Bir gün ötekini iteliyor ama baş aktör her zaman görevde. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı adaleti yok etmenin baş aktörüdür. Terörle bir gün ittifak içerisinde, bir başka gün başkalarının terörle ittifak içerisinde olduğu yalanıyla toplumu dezenformasyon içerisinde aldatmaya çalışıyor. FETÖ’cü teröründe, bölücü teröründe bu ülkedeki en önemli sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.

Değerli arkadaşlar, onun için iktidara bir tavsiyemiz var: Adalet yürüyüşünden korkmayın. Partinizin adında adalet var, adaletten korkuyorsunuz. Partinizin adında adalet var, adaleti yok ediyorsunuz ama Türkiye’nin bir adalet sözcüsü var. Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu bir kutlu yürüyüşe başladı, bu yürüyüşün sonu sizler için de gelecekte hayırlı olacaktır. Hesabınızı verirken de hukuk ve adalet önünde vereceğiniz bir Türkiye yaratılacak, onun yolu devam ediyor.

ADALETE ULAŞINCAYA KADAR MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK

Değerli arkadaşlar, 14. günümüzü tamamlamak üzereyiz. Yarı etabını bitirdik bir 10 kilometrelik daha etabımız var. Bugüne kadar 241 kilometre yol yürüdük. Bu kutlu yürüyüş yarıyı geçti. Yolun yarısını geçtik 241 kilometre yol yürüdük ve yaklaşık 179 kilometre daha yolumuz var. Tabi ki, bu yürüyüş 9 Temmuz günü İstanbul’daki mitingle bitmeyecek. Bir yeni yürüyüşten bahsetmiyorum ama bu mücadele adaleti kazanıncaya kadar devam edecek. Adalete ulaşıncaya kadar mücadelemiz devam edecek.

Ben son olarak yine bu yürüyüşe destek veren, gönülleri bizimle olan ve bu yürüyüşte terleyen herkese teşekkür ediyorum. Kutlu yürüyüşümüz başarılı bir sonuçla Türkiye’nin aydınlık geleceğini kurmaya yarayacak.

Hepinize teşekkürler. Sorular varsa alabilirim arkadaşlar.

PROVOKATİF EYLEMLERİN ÖNÜNÜ AÇACAK İFADELERDEN KAÇINMAK, SAKINMAK İKTİDAR SORUMLULUĞUNDADIR

Soru- Dün akşam kamp önüne gelen kamyonlu kişilerce bir provokasyon girişimi yaşandı. Bu konuda bir değerlendirme yapacak mısınız? Sanırım bu kişiler yakalandı. Bu kişilerin siyasi bir aidiyeti olup olmadığı konusunda bilginiz var mı?

Bülent TEZCAN- Şimdi onlar tabi kartvizitlerini bırakmışlar oraya, gördüğümüz o. Önce şunu bir ayıralım. Düzceli vatandaşlarımızı, Düzceli hemşerilerimizi, Düzce ilimizi bu çirkin provokatif eylemden ayırıyoruz. O aslında bize bir hakaret olmanın ötesinde, Düzce halkına yapılmış bir hakarettir, bir saygısızlıktır. Düzceli hemşerilerimizin de bundan çok rahatsız olduğunu biliyoruz. Bize de gelip arayıp bu konudaki rahatsızlıklarını ifade ettiler.

Siyasi aidiyet vardır, yoktur; o konuda bir spekülasyon yapmak istemem, ama şunu biliyorum ki, bu yürüyüşten çok ciddi rahatsız olup bu rahatsızlığını uluorta ifade edenler bu tip provokatif eylemlere bilerek ya da bilmeyerek pozisyon hazırlayanlardır. O yüzden iktidara çok büyük sorumluluk düşüyor. Provokatif eylemlerin önünü açacak ifadelerden kaçınmak, sakınmak iktidar sorumluluğundadır. Biz bu noktada, çok çirkin bir saldırıydı tabi kötü bir tablo, kamp yerindeki yaşamı zorlaştıran, kokuyu o bölgede çok rahatsız edici kokuları yayan bir şeydi ama güzel, temiz, saf bir hedef var o da adalet hedefi. Hangi koku olursa olsun adalet hedefi etrafındaki o inancı kırmaya yetmeyecek.

Ben tekrar son olarak bu konuda şunu söylüyorum. Düzceli hemşerilerimizi buradan ayırıyoruz. O kendine yakışan, kendi kartvizitine uygun eylemi yapmıştır. Arkasında bu işi provoke eden ve onu teşvik eden kişiler de aynı şekilde kendilerine yakışanı yapmışlardır. Biz bize yakışan yolda yürümeye devam edeceğiz.

Soru- Müsaadenizle iki soru soracağım. Bugün Genel Başkanın birkaç adım ötesinde de bir mermi bulundu. Bunun bir eylem olduğunu söyleyebilir miyiz? Böyle bir bilgi var mı?

Bülent TEZCAN- Şimdi arkadaşlar tabi son dönemlerde mafya babaları özellikle, beyanatta bulunma yarışına girdiler. İktidarlar fırsat vermediği sürece mafya babalarının rahat rahat tehdit edip konuşabilmeleri pek mümkün değildir. Ama biliyoruz ki, mafya babalarının iktidar güzellemesi yaparak muhalefeti kan akıtmayla tehdit ettiği bir süreçten geçiyoruz. Mermi atma olayı yeni değildir. Sayın Genel Başkanımıza daha önce de benzer tehditler yapılmıştı. Bölücü terör örgütü Sayın Genel Başkanımıza ayrıca bir başka silahlı saldırı hazırlığındaydı Karadeniz gezisi sırasında. Bu çerçevede bugün de bir mermi atma, yani bir mermi yolda atıldığını gördük, haberini aldık. Sadece şunu söylüyorum, mermi değil, oraya otomatik tüfek de atsalar bizi korkutmaya güçleri yetmeyecek. Kararlılığımız devam edecek, bu tehditlere, şantajlara pabuç bırakmayacağız. Biz bu yola çıkarken tehditlerin sayısı ya da niteliği ya da niceliğinin ne olacağını düşünerek yola çıkmadık, hedefimizin kutsallığı, davamızın kutsallığını düşünerek yola çıktık. O yüzden bu saldırılara itibar etmiyoruz.

Soru- HDP’den bir açıklama geldi efendim, Kandıra Cezaevinin olduğu bölgeden Adalet Yürüyüş kortejine katılacakları yönünde. Bir de PKK’nın da yürüyüşe destek verdiği yönünde iddialar var.  

Bülent TEZCAN- Şimdi arkadaşlar, ikisini birbirinden ayırmak lazım. Önce şunu bilmekte yarar var. Biz bu yürüyüşü bir siyasi parti yürüyüşü olarak yapmıyoruz. Çıktığımız günden bu yana Adalet Sözcüsü Kılıçdaroğlu, “ben adalet yürüyüşü için çıktım” dedi. Biz de arkasına takıldık ve milyonlar arkasına takıldı. Bugün Demokrat Parti Genel Başkanı buradaydı, yöneticiler buradaydı, başka siyasi partilerden gelenler var. Bugün ÖDP Genel Başkanı da buradaydı. Farklı farklı yapılardan destek açıklamaları ve bu yürüyüşe katılanlar ya da sözlü olarak desteklediklerini açıklayanlar var. Ülkücü kesimden var, biraz önce söyledim muhafazakar, devrimci, solcu, sağcı fark etmiyor. Adalet ortak paydasında buluşan herkes buraya destek veriyor. Biz parti bayrağıyla yürümüyoruz. Dolayısıyla bu yürüyüşü, adalet yürüyüşünü parti kimlikleri üzerinden konuşmak doğru değil. Katılımları da parti kimlikleri üzerinden tarif etmek ya da anlamak doğru değil. Bizim herhangi bir şekilde parti kimliğine dayalı bir destek arayışımız ya da bir buluşmamız sözkonusu değil. Hayır buluşmasında olduğu gibi, referandum sürecinde sandığa giderken nasıl fark etmiyorsa, “tek adam rejimine hayır” diyenler aynı yerde buluşup hayır demişse, bugün de adalet ortak paydasında buluşanların siyasi kimliği olmaksızın, bayrakları, flamaları olmaksızın yürüyecekleri bir güzergahtır bu güzergah İstanbul güzergahı, adalet güzergahı.

Dolayısıyla meseleye böyle bakmak lazım. Adalet ihtiyacı hisseden herkes parti kimliği, parti tartışması yaratmadan, bayrak flama almadan kendini burada tarif etmek isteyebilir.

Gelelim ikinci bölümüne ayırmamız gerekir dediğim nokta; terör örgütlerinin meselesi. Terör örgütleri adaletin düşmanıdır arkadaşlar. Her türlü terör, bölücü terör, diğer terör örgütleri adaletin en baş düşmanlarından birisi de terör örgütleridir. O yüzden terör örgütlerinin herhangi bir şekilde bilmiyorum nerede dediler, ne dediler, destek var mıdır, yok mudur ama böyle bir beyanları varsa dahi, bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Bu destek değil köstek olma beyanıdır. Tam tersine bu yürüyüşü sabote etmeye, provoke etmeye, değerden düşürmeye dönük bir beyandır. O beyanları da kabul etmiyoruz, bizimle bir ilgisi yoktur. Terör elinden silahı bırakacak, terörden vazgeçecek ve gerçekten adalet arıyorsa terörle mesafesini koyup ondan sonra dönecek adalet arayışı içerisinde olacak.

Soru- İktidar yetkilileri bu yürüyüşü gayri milli olarak niteliyorlar. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Bülent TEZCAN- Arkadaşlar adalet sözüne gayri milli diyen bir anlayışa ne diyelim? Bütün inançlarda adalet en kutsal sözdür. Bütün peygamberler adalet arayışının peşine düşmüşlerdir. Bütün kutsal inançlar adalet duygusu etrafında toplanmayı önermişlerdir. İnsanlığın en kadim ortak duygularından birisi adalet duygusudur. En insani istektir adalet isteği. Adalet isteğini gayri milli diye tarif etmek olsa olsa millilikleri konusunda bugüne kadar yaptıkları ve çok ciddi şüphe uyandıran tutumu olanlara mahsus bir tarif olabilir. Onların hala “her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık” sözleri kulaklarımızda çınlıyor gitmedi.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar. 


Kaynak: chp.org.tr

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.