CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI (17 TEMMUZ 2019)

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI (17 TEMMUZ 2019)

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI (17 TEMMUZ 2019) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: Dün, Irak’ın

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI (17 TEMMUZ 2019)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Dün, Irak’ın Kuzeyinde hain terör örgütünün yerleştirdiği patlayıcıyla bir Mehmetçiğimizi şehit verdik. Şehidimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Yine bundan iki gün önce, Tunceli’de bölücü terör iki yavrumuzu, Ayaz ve Nupelda’yı aramızdan aldı. Yavrularımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır, milletimize de yine başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
HER RAKAM EKONOMİDE YANGININ BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR
Dün ve bugün, ekonomiye ilişkin önemli veriler, arka arkaya açıklandı. Açıklanan her rakam milletimizin mutfağındaki yangının giderek büyümekte olduğunu, aşının ve işinin elinden alınmakta olduğunu açık seçik gösteriyor. İşsizlik ülkemizin en can yakıcı sorunu… Nisan ayı itibariyle, işgücü verilerine göre, son bir yılda resmi işsizler ordumuza 1 milyon 116 bin kişi katılmış. Bunların 810 bini daha önce çalışıyorlarmış, işleri varmış şimdi işsiz kalmışlar. İş bulma ümidini yitirenler, bu nedenle iş aramaktan vazgeçenler, eksik ve yetersiz istihdam edilenleri de dahil ettiğimiz zaman bu en geniş tanımıyla işsizlerimizin sayısı 8 milyona dayanmış. Bu en geniş haliyle işsizlerimizin sayısındaki artış, sene başından bu yana her ay düzenli bir biçimde bir önceki yılın aynı ayına göre 1 milyon 400 bin civarında. En son nisan döneminde yine 1 milyon 447 bin kişilik bir artış var.
İŞSİZLİĞİN 14 AY ÜST ÜSTE ARTMASI BİR İLK
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı 14 aydır hiç fasıla vermeden üst üste devamlı artıyor. Bu kadar uzun bir dönem üst üste işsizlik oranının arttığını ilk defa görüyoruz. Geçmişe baktığımızda bunun bir örneği yok. En kritik dönem dediğimiz, ekonominin yüzde 4,7 daraldığı 2009 krizinde dahi işsizlik sadece 8 ay üst üste artmış, ondan sonra azalmaya başlamış. Böylesine yapışkan ve yüksek işsizliğin sadece ekonomik değil, ciddi sosyal maliyetleri de olacaktır ve oluyor da. Ailelerde huzur kalmadı. Üniversiteli işsizlerimizin sayısı 1 milyon 29 bin kişi. Yani her dört işsizden biri üniversiteli. Bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımız iş ve istihdamla buluşamıyorlar. Atanamayan öğretmenlerimiz, iş bulamayan evlatlarımız maalesef canlarına kıyma noktasına geliyorlar. Son bir yılda tarımda işini kaybedenlerin sayısı 329 bin kişi. Sanayide işini kaybedenler ise 97 bin kişi. Sanayideki istihdam kaybı son beş aydır kesintisiz biçimde devam ediyor.
İNSANLARIN TAKATİ KALMADI
Ancak başka bir takım sektörlerde işsizliğin etkisi çok daha ağır. Bunların başında da inşaat sektörü geliyor. İnşaatta istihdam kayıpları yani çalışan sayısındaki azalış 13 aydır derinleşerek devam ediyor. Nisan ayı, inşaat sektöründe işlerin hızlandığı bir dönem ama ona rağmen inşaat sektöründe işsiz kalanların sayısında 544 bin kişilik artış olmuş. Yine bugün haziran ayı konut satış verileri açıklandı. Konut satışları, geçen yıla göre yüzde 49 geriledi. İpotekli, yani banka kredisiyle alınan, konut sayısı ise yine bu dönemde yüzde 85 geriledi. Yine bugün perakende satış rakamları açıklanıyor. Perakende satışlar Mayıs ayında, geçen yılın aynı ayına göre, reel olarak yani hacim olarak yüzde 3,7 düşmüş. Elektrikli eşya ve mobilya satışlarındaki gerileme yüzde 20. Bu sektörlerdeki vergi teşviklerinin son günlerinde, talebin giderek zayıfladığı anlaşılıyor. Oysa vergi teşviki bitecek dendiğinde insanlar bir şekilde bu mallara hücum ederler. Demek ki artık o takati de kalmadı tüketicilerin.
VERİLER BU YILIN İKİNCİ ÇEYREĞİNDE DARALMAYI GÖSTERİYOR
Tüm veriler son iki çeyrektir daralan ekonominin; bu yılın ikinci çeyreğinde de daralacağını gösteriyor. Artık maliye politikasında manevra alanı da kalmamış durumda. Bütçe dengeleri yerel seçimler için alt üst edildi. 2019’un ilk 6 ayında vergi gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre, sadece yüzde 4,4 artmış. Aynı dönemde gerçekleşen enflasyona bakarsak yüzde 16. Dolayısıyla reel olarak vergi gelirlerindeki azalış yüzde 10’nun üzerinde. Vergi gelirleri çok ciddi bir şekilde düşüyor. Bu yılın ilk altı ayında faiz hariç harcamalar ise geçen yıla göre, yüzde 18 artış göstermiş. Bu yıl bütçe açığı hedefi hatırlayacaksınız 80.6 milyar TL idi. İlk altı ayda gerçekleşen bütçe açığı ne oldu? 79 milyar TL. Neredeyse hedeflenen bütçe açığının tamamı yılın ilk yarısında gerçekleşmiş. Bu bütçe dengelerinin darmadağınık olduğunu gösteriyor.
BÜTÇEYİ DAĞITTILAR, TCMB’NİN İHTİYAT AKÇESİNE EL ATTILAR
Bütçe dengelerini dağıtınca seçim nedeniyle iktidar bu sefer TCMB’nin kara günler için biriktirdiği ihtiyat akçesine el atmış durumda. Bununla ilgili yasa Meclis’te görüşülüyor muhtemelen de bugün biter.
BUNUN ANLAMI ÜLKENİN KEFEN PARASINA EL KOYMAK
Bunun anlamı ülkenin kefen parasına el koymak, onu da harcamak. Bir başka anlamı şu, yani Merkez Bankasının siz ihtiyat akçesine el koyuyorsunuz Merkez Bankası bunu nasıl ödeyecek? Para basıp ödeyecek. Bu ne demek? Yani bütçenin açığını para basarak kapatıyorsanız zaten harlanmış enflasyonun üzerine benzin dökeceksiniz demektir.
MAKYAJLA ENFLASYONU SAKLAYAMAZSINIZ, MİLLET HAYAT PAHALILIĞININ FARKINDA
TÜİK’in başına arkadaşlarınızı, yakınlarınızı atamak suretiyle, fiyat toplama sürecinde bazı büyük marketlerin fiyatlarına telefonla müdahale ederek, yani makyaj yaparak belki bir yere kadar enflasyonu saklamak mümkün. Ama şunu açıkça söyleyeyim, “Keser döner sap döner gün gelir hesap döner”. Bu işleri yaparken siz bu enflasyon verilerine bu istatistiki oyunlarla hakim olacağınızı düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Millet yaşadığı enflasyonun farkında. Her şey döner, dolaşır aslına rücu eder.
17 YIL SONRA YENİDEN İSTANBUL YAKLAŞIMI… NEREDEN NEREYE?
Ekonomide ve bütçede işlerin iyi gitmediğini anlamak için biraz önce ifade ettiğim TBMM’de görüşülmekte olan torba yasaya bir bakmakta yarar var. Bundan tam 17 yıl 6 ay önce 2002’nin Ocak ayında TBMM şirketlerin bankalara olan borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olarak İstanbul Yaklaşımı’nı tartışıyordu. Şimdi hani diyoruz ya nereden nereye… Bugün yine TBMM’de şirket borçlarının yeniden yapılandırılması için 2019 yılında tam 17 yıl 6 ay sonra TBMM’de yeniden İstanbul Yaklaşımı tartışılıyor.
MİLLETİN VERGİLERİYLE YANDAŞ ŞİRKETLERİ KURTARACAKLAR
Bu iş hiçbir kaynak koymadan, hiçbir para harcanmadan halledilecekmiş gibi duruyor. Bu da böyle olmaz. Göreceksiniz bu yeniden yapılandırma sürecinde zaten kamu bankalarına bugüne kadar sermaye ve sermaye benzeri kredi olarak 40 milyar TL’yi aşan bir miktar verilmişti. Özel bankalara da destek verilmek zorunda kalınacak. Peki bu kaynağı verdiğiniz zaman nereden vereceksiniz? Bütçeden vereceksiniz. Yani tüyü bitmedik yetimin ödediği vergilerle, milletin vergileriyle şirket kurtaracaksınız. Sadece burada sizin bozduğunuz ekonomi nedeniyle sıkıntıya girmiş olan şirketleri objektif bir biçimde tespit ederek kurtarsanız amenna. Ama ben bu düzenlemelere baktığım zaman bunu görmüyorum çok açık söyleyeyim. Burada özellikle sadece kamu bankalarına borcu olan şirketlerin borçlarının yapılandırılmasında, ki bunlar genellikle yandaş şirketlerdir, objektif davranılmasını sağlayacak sigortalar maalesef bu yasaya komisyonda söylediğimiz halde konmadı. Konmadığı içinde özellikle kamu bankalarında tek başına kamu bankalarına borcu olan şirketler konusunda çok ciddi keyfiliklerin ortaya çıkması mümkün. Yani vatandaşın parasıyla yandaşın kurtarılması mümkün. Dün akşam bu madde görüşülürken meclisteki milletvekili arkadaşlarımız hiç olmazsa bu kapsama zor durumda olan kredi kartı borçluları ve tüketici kredileri de girsin dediler, aynı şartlarla onları da yeniden yapılandırın dediler ama iktidar ortağıyla birlikte maalesef buna karşı çıktı.
TORBA YASADA VATANDAŞ İÇİN BİR ŞEY YOK
Bu Torba Yasa’ya bakıyorum, bir takım kişilerin dışarıdan servetlerini vergisiz içeriye getirebilmeleri için varlık barışının uzatılması var. Bir takım kişilerin paraları aklansın diye varlık barışının uzatılması var. Bir takım enerji şirketleriyle ilgili bir takım düzenlemeler var. Ama vatandaş için, sıkıntı içinde olan, tenceresi boş olan vatandaş için yapılmış hiçbir şey yok. Bu Torba Yasa’da bazı devlet memurları için 3600 ek gösterge yok. Bu Torba Yasada Emeklilikte Yaşa Takılanların sorunları halledilmiyor. Bu Torba Yasa’da gerçekten asgari ücretle artık geçinemeyen vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracak bir takım vergi düzenlemeleri de yok.
BU TORBANIN BÜTÇEYE YÜKÜNÜ AÇIKLASINLAR
Yasa Meclis’te tartışılıyor. Tabi bu ucube rejim nedeniyle sanki bu yasayı iktidar partisinin milletvekilleri teklif etmiş gibi gözüküyor ama dönüp baktığınız zaman maddelerle ilgili bütün açıklamaları bürokratlar yapıyor. Ama bir açıklamayı bir türlü alamıyoruz bu Torba Yasa ne getirecek, ne götürecek, bütçeye ne kadar yükü olacak, bütçeye ne kadar gelir getirecek bu konuda hiçbir şey yok.
DAMAT BAKANIN AĞZINI BIÇAK AÇMIYOR
Yine bu Torba Yasayla ilgili olarak bakıyoruz damat bakanın ağzını da bıçak açmıyor. Ucube rejimin arkasına saklanmışlar; sanki bu yasayı milletvekilleri getirmiş gibi… Ama aslında son derece beceriksiz bir biçimde yönettikleri ekonominin sıkıntılarını telafi etmek amacıyla getirilmiş bir Torba Yasa. Hatırlayın, son bir yılda işsizliği azaltmak için 7 tane paket açıkladılar. Onun öncesinde de bir 8 paket daha var. Bu açıklanan 15 paket milletin derdine hiçbir şekilde derman olmadı. Bu paketlerle işsizlik azalacağına her geçen gün biraz daha bozuldu.
11. KALKINMA PLANI ADETA BİR İTİRAF METNİ
Şimdide Meclise 11. Kalkınma Planını getirdiler. Torba Yasadan sonra o da çıkacak ondan sonrada Meclis tatile girecek. Şimdi 11. Plan zaten hukuken malul bir vaziyette geldi. Birinci yılında öngördüğü bütçenin 6 ayı uygulanmıştı zaten plan Meclis’e geldiğinde. Büyüklükler de belli olmuştu. Dolayısıyla bu plana baktığınız zaman bu planın derdine derman olacak bir bütüncül, realist, gerçekçi, ayakları yere basan, toplumun tüm kesimlerinin hani paydaş, paydaş diyorlar ya toplumun tüm kesimlerinin görüşlerini almış olan bir plan olmadığını görüyoruz. Özel ihtisas komisyonlarında ben merak ediyorum önerilen hususların acaba ne kadarı bu plana yansımış vaziyette? Bakıyorsunuz genel genel bir takım laflar. Ama bir şey daha var. Bu plan belki ufuk vermiyor ama bu plan çok önemli bir itiraf metni.  Bu plan 2023’ün yani cumhuriyetin yüzüncü yılı hedefleri diye bugüne kadar konuşulan, iktidarın böbürlene böbürlene millete anlattığı hedeflerin hiçbirinin tutmayacağını gösteriyor.
İYİ HEDEFLER YARIYA DÜŞÜRÜLMÜŞ, KÖTÜ HEDEFLER İKİYE KATLANMIŞ
Çok ilginçtir iyi hedefler, mesela gelir hedefleri yarıya düşürülmüş. Kötü hedefler mesela işsizlik hedefi de iki katına çıkarılmış.  5’ten 10’a. Şimdi böyle baktığınız zaman şunu diyebilirsiniz bazıları onu diyor. İhracat hedefi yine 500 milyar denmiş 227 milyar olmuş. Yarıya inmiş. 
BİZ BU ÜLKENİN POTANSİYELİNİ BİLİYORUZ
Bu hedefler çok mu iddialıydı diye sorabilirsiniz. 2011 yılında cumhuriyetin 100. yılına doğru yeni ekonomi stratejisi diye bir kitap yayınlamıştık arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Bizim burada ihracat hedefimiz 650 milyar. Bunlar 500 diyordu biz 650 diyorduk. Çünkü biz bu ülkenin potansiyelini biliyoruz. Bu ülkeye doğru ilaç verildiği zaman bu milletin neleri yapabileceğini çok iyi biliyoruz. Onun için 500 iddialıydı. Hayır 500 aslında iddiasız bir hedefti 500’ü bile gerçekleştiremediler ancak yarısını yapabildiler.
100. YIL HEDEFLERİ TEK ADAM REJİMİ İÇİN FEDA EDİLDİ
Yıllarca yatırımcıları, iş insanlarını, esnafı bu hedeflerin peşinde koşturdular ona göre ileriye dönük olarak hesaplarını yaptırdılar. Şimdi onlar çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. Ve sebebi de bu iktidarın aslında hiç de ahım şahım olmayan bu hedefleri bile tutturamamasından kaynaklanıyor. Evet, 11. Kalkınma Planı, bu kadroların elinde, sarayın elinde, sarayın damadının elinde son 10 yılın kaybedileceğini açık seçik ortaya koyuyor. Bu hedefler, maalesef Cumhuriyet’in 100. Yıl hedefler tek adam parti devletinin inşası için acımasızca feda edilmiştir. 
TCMB BAŞKANI GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİ, DAMAT KORUNUYOR
Bütün bunlara rağmen şu ana kadar ekonomideki kötü gidişin bir tane sorumlusu vardır o da görevden zorla alınan TCMB Başkanı(!). Tek sorumlu o. Sabık başkan günah keçisi ilan edilmiştir, görevden alınmıştır, ama esas ekonomiden sorumlu olan bakan yani Saray’ın torpilli damadı korunmaya, muhafaza edilmeye devam edilmektedir.
ÜLKE YÖNETİLEMİYOR, SAVRULUYOR… BEDELİ MİLLETİMİZ ÖDÜYOR
Yine Plan’a bakıyorum Plan’ın bir yerinde TCMB’nin araç bağımsızlığından bahsediliyor, diğer yanda dönüyorsunuz arkadan bir başka bölüme para politikasıyla hiç ilgili olmayan bir bölüme faiz düşerse enflasyon düşer diyerek TCMB’nin araç bağımsızlığına el konuluyor. Değerli basın mensupları, bu ucube sistemle bu ülke yönetilemiyor, savruluyor. Bedelini de maalesef milletimiz ödüyor. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Varsa sorularınızı alabilirim.
Soru- AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in bir değerlendirmesi oldu, FETÖ borsasına ilişkin Sayın Genel Başkan da grup konuşmasında değinmişti. “FETÖ borsası varsa açık seçik ortaya konsun ama aksine FETÖ’yü örtbas etme borsası var” ifadesini kullandı. Nasıl değerlendirirsiniz bu sözü?
Faik ÖZTRAK- Sayın Çelik dün bir takım açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalara baktığımız zaman bol miktarda şu sözleri görüyoruz; vesayet, Yassıada… Bir kere Sayın Çelik’in bu sözlerine ilk verilecek cevap şu, bu ülkede tek adam parti devleti rejimine geçilmesinin ilk adımlarının atıldığı 2014 yılından başlayarak ve özellikle de geçtiğimiz yılın 24 Haziranından sonra, sarayın bu ülkenin tüm kurumları üzerine yasamaya, yargıya, basına bunların üzerine koyduğu vesayet kadar ağır bir vesayeti hiçbir zaman görmemiştik. Dolayısıyla şimdi AK Parti’nin Sözcüsü olarak Sayın Ömer Çelik’in çıkıp vesayetten bahsetmesi üzerinde eğri duruyor.
Şimdi gelelim FETÖ borsası meselesine. Aslında Ömer Çelik bir internete girse zaten orada açık seçik FETÖ borsasını görecek. Ama ben kendisine bazı şeyleri hatırlatayım. Daha birkaç ay önce İzmir’de FETÖ borsasında yer aldığı iddiasıyla yargılanan bir işadamı öldürüldü. Bu işadamı aynı zamanda AK Partinin il yöneticisiydi. Baktığınız zaman burada mafyaya kadar uzanan bir takım ilişki zincirleri var. O dosyayı Sayın Çelik alsın baksın orada zaten FETÖ borsasını görecek. Bu davanın 7’si tutuklu, bir tanesi de bu öldürülen şahıs olmak üzere 69 tane sanığı var. Peki sadece İzmir’de mi var? Sadece İzmir’de yok Bursa’da var, İstanbul’da var. Mesela İstanbul Adliyesi’nde FETÖ borsası soruşturmasında örgüt üyelerine para karşılığı takipsizlik sözü verdiği iddiasıyla tutuklanan bir kadın avukat var. Bu kadın avukat AK Parti Genel Başkanı’nın kızının başkan yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’nin, KADEM’in hukuk komisyonunda yer alıyormuş. Aynı zamanda da AKP kadın kolları üyesiymiş. Daha sonra her ikisinden de ihraç edilmiş.
Hadi bize güvenmediniz Şamil Tayyar’a sorun sizin eski vekiliniz. Bakın ne diyor Şamil Tayyar? Çok ciddi bir FETÖ borsası var, milyon dolarlar dönüyor. İtirafçı adı altında işadamlarını serbest bırakıyorlar. O nedenle Sayın Çelik şunu bilsin, bu işler bizim takibimizdedir, takip ediyoruz yakından. Eğer bunlarla ilgili dosya bulmakta zorluk çekiyorsa, bizim takibimizde olan bu konularla ilgili kendisine klasörler verebiliriz.
Diğer taraftan, FETÖ’nün üstünü örtmekten bahsediyor. Şimdi ben burada kendisine 2004 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu kararını hatırlatmak istiyorum. 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararında Fethullah Gülen’in yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine karşı eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bununla ilgili tavsiye kararının hükümete bildirilmesine karar verilmiş. Bu kararla ilgili olarak eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’te şöyle diyor; “Dedik ki icra planı yapılsın bu iş takip edilsin”. Biz MGK’da açıkça söyledik diyor. Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik diyor. Durum iyi değil dedik diyor. Açıkça söyleyeyim diyor ondan sonra pek fazla bir şey yapıldığını görmedik. Kim FETÖ’nün üstünü örtmeye çalışmış?
Yine bir başka olayı sizlere hatırlatmak isterim. Biliyorsunuz 15 Temmuz’dan sonra TBMM’de milletvekillerinin Türkiye’deki darbe girişimini soruşturmaları amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Ama bu darbe sürecinde görevde olan iki önemli bürokrat, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı Araştırma Komisyonu’na davet edildikleri halde AK Parti Genel Başkanının, Cumhurbaşkanının talimatıyla milletin meclisine, milli iradeye bilgi vermek üzere bu toplantıya gitmediler.
Yani yine daha önce (FETÖ borsasına ilişkin) araştırma komisyonları kurulmasını biz de önerdik. AK Parti ve ortağının oylarıyla reddedildi bu araştırma komisyonlarının kurulması. Yine çeşitli defalar Meclis’te dile getirildi Fettah Tamince var. Bu kişi hakkında emniyetin raporu var, MİT’in raporu var, MASAK’ın raporu var ama her ne hikmetse Fettah Tamince’ye kimse dokunamıyor.
Evet, Sayın Çelik bunlara bakarsa FETÖ borsası olup olmadığını, kimlerin FETÖ’yü himaye etmeye çalıştığını açık seçik görecektir.
Teşekkür ediyorum.


Kaynak: chp.org.tr

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.