Deniz Yücel: “Yazıklar Olsun Sizin Yalan Siyasetinize!”

Deniz Yücel: “Yazıklar Olsun Sizin Yalan Siyasetinize!”

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel:

-“30 Ocak günü bu ülkenin hukuk ve siyaset tarihine bir utanç günü olarak yazılacaktır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Can Atalay ile ilgili kararı TBMM Genel Kurulu'nda okundu. Okunan karar ne hukuka uygun, ne de usule. Milletvekilliğinin düşürülmesi için Anayasamıza ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğüne göre kesinleşmiş hüküm gereklidir. Milletvekilliğinin düşürülmesi için gereken ‘kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı’ bulamayan iktidar, hukuk ve usul tanımamazlıkta kendisini bile aştı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı’nın imzası ile gönderdiği yazıyı Meclis’te okuttu. Yargıtay kararının bu şekilde Meclis’te okunması ve milletvekilliğinin düşürülmesi hukuken ve Anayasal olarak yok hükmünde. Yapılanların vicdanen, hükmü zaten yok!”

-“Anayasa'nın, 153'üncü maddesi der ki; ‘Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar!’ Anayasanın 153. maddesi bu kadar açıkken; Anayasanın bu hükmünü uygulamamak, seçilmiş bir milletvekilini hürriyetinden yoksun bırakarak, milletvekilliğini düşürerek, bu hukuksuzluğun bir parçası olmak anayasal düzeni bozma girişimidir! Anayasa'ya yapılan bu darbe; sizi, bizi, sokaktaki vatandaşı, bu ülkede yaşayan her bir bireyi etkileyecektir. Çünkü Anayasa'ya darbe yapılması demek, ülkede kuralsızlığın hâkim olması demektir.”

-“Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkere okutma işleminin yok hükmünde olduğunun tespiti ve parlamento kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Hukuksuzluk karşısında adaleti, tek adam iktidarı karşısında, milletin egemenliğini, baskılar karşısında yargı bağımsızlığını savunmaya devam edeceğiz.”

-“25 Ocak’ta İstanbul Sarıyer Santa Maria Kilisesi’nde inanç özgürlüğünü tartışma konusu yapmayı hedefleyen bir saldırı düzenlendi. İnanç mekânlarını korumak, orada ibadet eden insanların can güvenliğini sağlamak devletin ve kolluk kuvvetlerinin asli görevlerinden biridir ama İstanbul'un göbeğinde iki saldırgan elini kolunu sallaya sallaya kiliseye giriyor, kilisenin girişinde bir polis noktası yok! Saldırganlar ibadet eden insanlara kurşun yağdırıyor, istihbarat birimlerinin haberi yok! Güvenlik güçlerinin önleyici bir hazırlığı ve reaksiyonu yok. Yapılan tek şey, saldırıyla ilgili yayın yasağı getirmek! IŞID elemanı olduğu tespit edilen bu saldırganlar, silahlı bir şekilde sokak ortasında nasıl geziyor? Bu konuda bir güvenlik zafiyeti mi var? Can ve mal güvenliğimizi korumakla görevli olan güvenlik ve istihbarat birimlerinin bir ihmali söz konusu mu? İçişleri Bakanlığının bu sorulara derhal bir açıklık getirmesi gerekiyor.”

-“Ülke adeta Teksas’a döndü. Mafyası, kara para aklayanı, uyuşturucu ticareti yapanı, kırmızı bültenle arananı, terör örgütü mensupları hepsi Türkiye’de toplandılar. Hiç kimsenin can güvenliği kalmadı. Ülkemiz adeta, Avrupa’nın ve dünyanın açık cezaevi haline geldi!”

-“Sayın Erdoğan, sen CHP ile uğraşmayı bırak! Bu ülkeye, çok partili hayatı da, demokrasiyi de getiren CHP’dir. Sen, hiç bitmeyen ‘mağduriyet yalanlarınla’ oradasın. Sen, ortama göre şekillenirken, kendi içinde, devletin tüm imkanlarını kullanarak, din kisvesi altında bir terör örgütünü büyütüp palazlandırırken, beraber yol yürüyüp, ‘bitsin bu hasret’ diye seslendiklerin bu ülkenin meclisine bombalar yağdırdı. Senin ‘ne istediniz de vermedik’ dediklerin bu ülkeye ihanet etti. Bir asırlık geçmişiyle ilkeli siyasetinden ödün vermeyen, bu ülkedeki her bir vatandaşımız için güzel bir gelecek kurma mücadelesi veren CHP’yi anlamanı zaten beklemiyoruz. O yüzden AKP Genel Başkanının, yüzyıllık CHP’ye yönelik sözlerinin bir anlamı da, hükmü de yoktur. Bizim partimiz de, Genel Başkanımız da; diplomasıyla, geçmişiyle, mal varlığıyla her şeyi şaibeli olan Recep Tayyip Erdoğan’a 3 - 5 gömlek fazla gelir. CHP’nin yegâne gayesi, faşizmin kitabını yazan halk düşmanı AKP zihniyetinden ülkemizi ve şehirlerimizi kurtarmaktır.”

-“Sayın Erdoğan, İzmir’den duyacağın tek ses; Mustafa Kemal Atatürk olur, yüzünü çağdaşlığa, aydınlanmaya, akla ve bilime dönmüş laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti olur, bir asırlık Cumhuriyetimizin kazanımları olur. İzmir'den Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edenlere, kadını ikinci sınıf insan olarak görenlere, Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmeye çalışıp, ona meydan okuyanlara oy çıkmaz!”

-“Türkiye’de milyonlar, akşamdan sabaha, daha da fakirleşirken AKP, işçinin, emeklinin, memurun çığlığını duymazdan geliyor. Halktan kopuk iktidar, kendi küçük mutlu dünyasından vatandaşa nutuk atıyor. Vatandaş ‘açız, donuyoruz’ diye feryat ediyor, Sayın Erdoğan ‘Türkiye Yüzyılı’ masallarını anlatmaya devam ediyor. Sayın Erdoğan, sen bırak bu Türkiye Yüzyılı safsatalarını da, bir gecede 700’ün üzerinde ürüne yapılan zamların hesabını ver. 2003 yılında bir asgari ücretle 16 gram altın alınabiliyorken; 20 yıl sonra bir asgari ücretle ancak 6 gram altın alınabiliyor. Hangi hesabı yaparsanız yapın, neyi neyle karşılaştırırsanız karşılaştırın, tencereler kaynamıyor, cepler dolmuyor, yüzler gülmüyor.”

-“Üzerinden tam bir yıl geçmesine rağmen yaraları sarılmayan Kahramanmaraş merkezli depremin ardından, iki gün önce bir yara daha açıldı. Resmi rakamlara göre can kaybımızı 50 bin 96 kişi olarak biliyorduk. Sayın Murat Kurum, gerçek rakamı ağzından kaçırıvermese; aklımıza dahi gelmeyecek bir rakam… Depremde 130 bin canımızı yitirmişiz. Ardahan, Tunceli, Bayburt illerinin nüfuslarının çok çok üstünde. Koca bir il nüfusu kadar can kaybediyoruz; verilen sözleri tutmak, yaraları sarmak yerine sadece bu istatistikleri saklamaya enerjinizi harcıyorsunuz. Yazıklar olsun sizin yalan siyasetinize!”

-“Biz, 6 Şubat’ın yıldönümünde Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere tüm kadrolarımızla depremin yıktığı Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis ve Elazığ’da olacağız. Tam da deprem saatinde, yitirilen canlarımızı bir kez daha anacağız. 11 ildeki anma etkinliklerine katılarak, depremin 1’inci yıldönümünde depremzedelerimizin acılarını paylaşmak için onlarla birlikte olacağız.”


Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.