"Klasik sözü bir kez daha hatırlatma yarar var. Deprem öldürmez, bina öldürür. Biz tedbirimizi almak zorundayız. Bu iş şaka değil. İstanbul  ve Kağıthane olarak çok ciddi tehdit altındayız. Çok ciddi tedbir almalıyız" diyerek, sürekli deprem riskine karşı halkı ve yetkilileri uyaran İnşaat yüksek mühendisi İyi Parti Kağıthane meclis üyesi Fatih Çelik, siyasi polemiklerden uzak kalarak kentsel dönüşüm çalışmalarını masaya yatırarak  açıklamalarda bulunuyor.

İşte O Açıklama

Bilindiği üzere geçtiğimiz ay 20. Senesini devirdiğimiz son yüzyılın en ağır travmalarını bize yaşatan 17 Ağustos Marmara depreminin sene-i devriyesiydi. Depremin üzerinden 20 sene geçmesine karşın hala daha maalesef deprem gerçeğiyle mücadele etme noktasında sıkıntılarımız var.

Bugünkü konuşmamda her zaman olacağı üzere biraz teknik biraz da siyasi bir konuşma yapacağım. Öncelikle İstanbul ve Kağıthane’yi ilgilendiren fay hattından size bahsetmek istiyorum. Kuzey Anadolu fay hattı. Van Gölünden Saroz körfezine kadar uzanan bu hat sırasıyla Van , Bingöl , Muş ,  Tunceli, ERZİNCAN , TOKAT , ÇANKIRI, BOLU, ADAPAZARI ,  İSTANBUL,  ÇANAKKALE güzergahında bulunur.

bu fay hattında yaşanan büyük depremler olarak sıralarsak

1939 -  Erzincan 8,3

1942 – Niksar Erbaa- 6.9 Erbaa bu depremde haritadan silinmiştir.

1943 – Tosya Ladik 7.7

1944 – Gerede 7.5

1949 -  Bingöl Karlıova 7.9

1951 – Çankırı Kurşunlu 6.8

1957 – Bolu Abant – 6.8

1966 – Muş Varto – 6.6

1967 – Bolu Mudurnu – 7.0

1971 – Bingöl  -6.8

1992 -  Erzincan 7.0

1999- İzmit 7.4

1999- Düzce 7.2

2011- Van Erciş- 7.4

Büyüklüğündedir.

Richter ölçeğini hepimiz duymuşuzdur. Bu bir ölçek ve logaritmik bir ölçek. Çok basit bir şekilde açıklamak gerekirse 6 büyüklüğünde bir deprem ile 7 büyüklüğünde bir depremde yıkıcılık açısından 31 kat fark vardır.

Görüldüğü üzere Kuzey Anadolu fay hattı son 100 yıl içerisinde İstanbul'a kadar olan bölgeye kadar tamamen kırılmış durumda ve enerjisini boşaltan fay sistemi tüm enerjisini İstanbul da depolamakta.

İstanbul’da kırılmayan fay bölgesi Adalar ile Çınarcık arasında Marmara denizinden geçmektedir.

Ve son Büyük  İstanbul depremine baktığımızda tarihler 1509 yılını gösteriyor ki buna küçük kıyamet ismi verilmektedir.

Tarihi vesikalar Topkapı surlarına 10 metrelik tsunami dalgalarının çarptığını söyler.

Ve bugün yaşanabilecek olası deprem senaryolarında 1509 tarihli deprem baz alınarak 800.000 civarında insanın İstanbul’da yaşamını kaybedeceği bir senaryo ile karşı karşıyayız.

Ekonomistlerin yaptığı açıklamalara bakarsak olası bir depremde ülke ekonomisinde 3’de 1 kayıptan söz edilmektedir.

Bütün İstanbul genelinde bu deprem felaketini iliklerimize kadar hissedeceğiz ancak bizler Kağıthane Belediyesi olarak kendimizi olası bir depreme kat-i suretle hazırlamalıyız.

Kentsel dönüşüm yasası bu hususta çok verimli ve doğru bir yasa idi. 2001 sonrası yapılan yapıların sağlam olduklarını biliyoruz en azından yasal düzenlemeler inşaat sektörünü bu noktada sıkı sıkıya bağlıyor ancak biliyoruz ki Kağıthane’de çok ama çok fazla yapısal risk barındıran binalar bulunmakta.

Bu binaları da hepimiz her gün sokakta gezerken görüyoruz.

Son dönemde yaşadığımız bir imar affı durumu söz konusu hepinizin malumu. İmar affı ile tüm kaçak yapılmış gecekonduları dahi kayıt altına aldık ve sonrasında yıllar önce bitirilmiş binayı projelendirip, tapu işlemleri başlattırdık.

Yani kağıt üstünde tüm yapılar projesine uygun ve tapulu.

Değerli meclis üyeleri bana göre bu imar affında yaşananlar hatadır. İmar affından faydalandırırken binanın sağlamlığı şartı da getirilebilirdi. Karot örneği alınarak rapor oluşturulabilir sağlam olmayan yapılar için imar affından faydalanma şartı kaldırılırdı.

Aynı zamanda da riskli binalar tespit edilmiş olup, sonrasında kentsel dönüşümde öncelik ve kolaylık tanınabilirdi.

Bu yapılan hatanın vebalini bu millet maalesef çok ağır ödeyecek.

Vatandaş düşünüyor ki ben imar affından faydalandım, yapı kayıt belgem de var benim binam yasal mevzuatlara uygun.

Hayır güzel kardeşim senin binanda değişen bir şey olmadı.

Kağıt üstünde projeli, tapulu bir binan var evet ama senin evin halen daha çürük.

1972’de sen deniz kumundan, kafana göre su çimento oranını ayarladığın harçtan yığma bir gecekondu yaptın. İki katlı alt katı dükkan yaptın. İşini de oraya taşıdın. Ya da kiraya verdin gelir olsun dedin.

Nervürsüz demirleri kullandın ve ilk iki katı bitirip içine girdin çatıyı yapmadın demir filizlerini açıkta bıraktın.

3 sene sonra biraz para denkleştirdin bir kat daha çıktın. Oğlumu yerleştiririm dedin ve yerleştirdin.

Sonra 5 sene sonra bir kat daha çıktın.

2-3 sene sonra 3 ve 4.katı da yaptın kiracılarını koydun ancak çatını halen kapatmadın binanı yaptın.

Sonucunda altı dükkan üstü 3 -4katlı binanı oturttun. Yaşım geçti yeter dedin ve çatıyı da kapattın. Allah razı olsun iyi ki yeter dedin bey amca.

Sonra alt dükkanı bir marangoz atölyesine verdin.

Marangoz çizicili yatar’ı kolon arasına sığdıramadı ve kolonu kesti.

Kağıthane böyle onlarca, yüzlerce, belki binlerce binaya sahip.

Değerli meclis üyeleri Kağıthane de bir çok vatandaş tabutunda yaşıyor.

Büyük bir depremde birçoğu yerle bir olacak.

Tabut evlerimiz, mezarımız olacak.

Diyeceksiniz ki bu evlere belediye olarak biz ne yapabiliriz. Sonucunda bu evler kayıtlı, imar affından faydalanmış ve hatta tapulu. Haklısınız.

Maalesef ki birçoğu böyle.

Bizler belediye olarak vatandaşlarımızı bilinçlendireceğiz.

Mis gibi yapmak yerine gerçekten bilinçlendireceğiz. Bunu salt Kağıthane için söylemiyorum bir çok belediye buna büyükşehir de dahil sözde deprem eğitimleri veriyorlar.

Mesela Afad her sene okullarda eğitim veriyor çocuklara ancak çok yetersiz. 3-5 slayt ile olacak iş değil bu.

Size bir deprem senaryosu yazmak istiyorum dilerseniz. İçiniz sıkıldı ama gerçeklerden kaçamayız bunları yaşayacağız yaşamadan evvel kendimizi bu duruma hazırlamalıyız.

Deprem oldu 45 sn ile 75 sn arasında olacağı öngörülüyor.

Hasbelkader depremde evimiz yıkılmadı ve biz kurtulduk. Şanslıyız ya da evimiz yıkıldı biz kurtulduk ama eşimiz, çocuğumuz enkaz altında kaldı ve kan kaybediyor. Sormak istiyorum kaçımız kan kaybında yapılacak acil müdahaleleri biliyoruz. İlk yardım eğitimlerini tüm öğrencilere öğretmek durumundayız. Ve bu eğitimler çarpıcı olmalı. Plastik manken üzerinde gösterdikten sonra sansürlü bir şekilde gerçek ilk yardım videoları lise öğrencilerine izletilmeli.

Hepimiz şunu düşünüyoruz diyoruz ki afad, akut, bizi kurtaracak. Unutmayın değerli meclis üyeleri onlar da maalesef depremzede olacak. Önce kendimizi, sonra yakınlarımızı daha sonra da etrafımızdaki eşimizi dostumuzu kurtaracağız.

Diyelim ki bizler kurtulduk. Ama ablamız, abimiz, annemiz babamızın durumunu bilmiyoruz. Öğrenmek istiyoruz ancak şebeke hatları çökmüş. Acil numaraları sürekli meşgul. Nasıl ulaşacağız yakınlarımıza?

Bu durum için Japonlar bir çözüm bulmuşlar.

Mesela deprem oldu. Siz hemen acil kodlu 990no’lu numarayı arıyorsunuz. Numarayı aradıktan sonra iki seçenek çıkıyor mesaj bırakın ve mesaj dinleyin. Siz mesaj bırakın kısmını tercih ediyor  sonrasında kendi numaranızı tuşlayıp mesajınızı bırakıyorsunuz.  Ya da mesaj dinle kısmını tercih ediyor sonrasında yakınınızın telefon numarasını tuşlayıp o kişinin son bıraktığı mesajı dinleyebiliyorsunuz.

Bu maalesef ülkemizde uygulanmıyor. Buna ön ayak olunabilir. Bunun çalışmasını ilgili kurumlar ile iletişime geçerek gerçekleştirebiliriz.

Eskiden sorduklarında ilk 2 köprü de yıkılır diyordum ancak son yapılan güçlendirme çalışmaları ile yıkılacaklarını düşünmüyorum ancak şehirden çıkmak imkansız olacak.

Kağıthane özeline dönecek olursak. Geniş toplanma alanlarını ivedi oluşturmak durumundayız. Her mahalle için bu böyle. Özellikle Gültepe, Ortabayır, Harmantepe aksında büyük problem var toplanma alanı olarak bu bölgeler için çözüm önerileri oluşturmak zorundayız. diyerek konuşmasına son verdi