CHP Beşiktaş Belediye Başkan Aday Adayı Hakan Atalay  yayınladığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajında,

8 Mart 1957. Yer New York. Dokuma fabrikası işçileri eylemde. Fabrikada bir yangın ve çoğu kadın 129 ölü. İşte bu olaydan sonra 1912 tarihinden beri "Dünya Kadınlar Günü" olarak bilinen 8 Mart farklı bir isim kazandı.

"Dünya Emekçi Kadınlar Günü". Hani derler ya dünya tarihi, sınıfların çatışmalarının tarihidir diye. Bu açıdan bakınca ne kadar doğru değil mi? Özellikle emek sermaye ikilemine bağlı sınıfların mücadeleleri tüm dünyanın aşina ve taraf olduğu mücadelelerdir. Temel olarak içinde benim de bulunduğum emeği kutsayan bir taraf ile sermayeyi kutsayan bir tarafın bölünmüşlüğünde ilerleyen zaman, aslında sosyo kültürel anlamda  en az emek sermaye çelişkisi ve sınıfsallığı kadar derin bir ayrıma daha ev sahipliği yapmaktadır.

"Kadın ve erkek" gerçeği.ABD'de siyahilere oy kullanma hakkı verilirken bir parlamenter karşı çıkar ve bunun yanlış olacağını söyler.

Sebebi sorulduğunda da aslında siyahilere oy hakkı verilmesini istediğini ancak bu gidişle kadınların da oy hakkı isteyebileceğini söyler. Aslında bu kişiyi çok yadırgamamak gerek. Çünkü üzücü olmasının yanında çok da ilginç bir şekilde tarihin en özgürlükçü dönemlerinde bile kadın konusu hep bir tabu olarak süregeliyor. Örneğin 18. yüzyıl Avrupa aydınlanmasında bile kadınlar için özgürlükler konuşulamıyor. Yaşadığımız coğrafyada da her ne kadar "Anaerkil" bir devlet geleneğinden geldiğimiz söylense de bugüne yansımasının hiç de öyle olmadığını görüyoruz. Kadına şiddetin yanında kültürel olarak kadın figürünün ne kadar gözmezden gelindiği ortadadır. Kadın, toplumsal yaşantımızda 2. plana itilmekte ve sonuç olarak da kadına şiddet toplumun birçok kesimince "normal" olarak değerlendirilebilmektedir. İşte böylesine acı, böylesine kötü bir durumda 8 Mart benim için kutlanılacak değil, kadınlar için verilecek mücadeledeki rolümüzü hatırlatan bir gündür.Kadın cinayetlerinde ülkemizin sicili ortadayken, toplumsal gerginliğin sonuçları rezil bir tavır sonucu erkeklerin kadınlara uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddet olarak baş gösterirken, bilinmesini isterim ki alınacak çok yolumuz var. Yaşama, yarına, hayatın her alanına kadın zekası ve eli değmediği süreci çağdaşlaşmak mümkün değil.

İşte bu nedenle söylüyorum ki Beşiktaş da, kadınları sayesinde çağdaşlaşacak. Kadına şiddetin yok olduğu, kadınların "2. sınıf vatandaş" olmadığının bilindiği ve anlaşıldığı bir